04 Ekim 2025


Toplumsal Rollerin İslamcası: Endişenin Serüveni 1



Abdurrezak Dervişoğlu

A- A+

Tarihin bazı aralıklarında bazı toplumlar anaerkildi. Yani kadının/annenin sözünün geçtiği ve otorite olduğu zaman ve zeminler. Bu zaman ve zeminlerde kadınların form itibariyle duygusallıklarının baskın oluşu karar alma süreçleri aile ve toplumun aleyhine sonuçlanabiliyordu. Halen dünya ölçeğinde, Endonezya, Hindistan, Kosta Rika gibi bölgelerde, anaerkil özellikler taşıyan, küçük öbekler bulunmaktadır. Kültürlerin kendine has özellikleri, giderek modern zamanların küreselleşme olgusunun baskın, egemen, emredici, şekillendirici gücü karşısında hızla erimektedir.

Daha sonra ataerkil modelde erkeğin/babanın otoritesi geçerli olacaktı. 

Kerim kitabımızın zımnen önerdiği model danışma/istişare olsa da cümle aralarında, fiziki gücünden dolayı, (‘’kavvam’’) erkekten yana olduğunu söylemek mümkündür. Kaldı ki bize göre erkeğin riyaseti, fıtrata, tabiat daha uygundur. Kavvam ifadesi her ne kadar fizik gücüne işaret etse de özü itibariyle kur’an, kadın ve erkek arasında bir tarafın üstünlüğüne değil, tarafların farklılığına dikkatlerimizi çekmek istediği için kavramın anlam dünyasına ‘’farklılığı’’ da ekleyerek, kavramı yeniden üretmektedir. Bu farklılığın da iş bölümünde verimliliği, bereketi arttırmak adına doğru kullanılması tavsiye edilir. Kelam'ı ilahiye kategorik karşıtlık, çoğu zaman ilahi lütuftan faydalanmanın önünde engel olmuştur. Nihayet kadın, kas gücü gerektiren işlerde çalışmayı, ‘özgürlükler’ adına kabul edebilmiş ve sonuçta da evdeki annelik rolünden ya uzaklaşmıştır ya da yeterince zaman ayıramamıştır. Bundan dolayı da annelik rolü ilk defa varoluşsal bir darbe almıştır.. Oysa annelik, dünyanın en hassas en önemli ve en kutsal görevi, sorumluluğudur. Bireyin/çocuğun yetişmesinde, şekillenmesinde, ahlaki yüceliğe ulaşmasında, anneliğin rolü bütün diğer etkenlerden/etmenlerden açık ara öndedir. 

Erkek, yaratılış formu gereği, düşünceyi, duyguların önüne koyabilme becerisiyle vakıaya yaklaşımda daha objektif kararlar alıp, kriz yönetiminde kadına oranla nesnel değerlendirmeler ile müspet sonuçlar alabilecek soğukkanlılığa sahiptir. Gelişmiş annelik duygusuna, merhametine, şefkatine karşın, erkeğin operasyonel oluşu, riyasette erkeğe iltimas geçilmesinde haklı bir gerekçedir. Elbette bu reisliğin kemal düzeyine, kadının yardımı ve erkeği rahmete davet edecek potansiyeli ile ulaşılabilir. 

Bütün bu görevler ve sorumluluklar layıkıyla tartışılmadan, uygulanmaya konmadan, toplumsal roller adaletle dağıtılmadan, yeni dönemin yeni, sapkın erk anlayışları itiraz bayraklarını yükseltmeye başladılar. Modern cahiliye fıtri süreci tağyir etmek adına, ‘ekini ve nesli ifsad etmek’ (bakara/205) adına ‘ailesiz toplum’ anlayışını modelleyip pazarlamaya başlayarak, bırakalım aile reisliğini, ailenin kendisini bile tartışmaya açmış, ailenin gerekli olmadığını ilan etmiştir. Bu anlayışa göre, toplumu oluşturan ana unsur aile olmamalıydı.  Aile dağıtılmalı, toplumsal roller, cinsiyetler, aidiyetler, kimlikler izafiliğin gölgesinde yeniden tanımlanmalıydı. 

Âlemlerin Rabbi’nin ‘’Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık (hucurat 13) fermanına rağmen bu modern anlayış, ısrarla bir araformun/eşcinselliğin de sahnede olması, karar alma süreçlerinde etkili olması, propagandasının yapılması gerektiğini, kulakları ve gözleri rahatsız edecek düzeyde çığlıklarla, gösterilerle ilan edilmesine karar vermiştir. Bu kararını da uygulamaya koymuştur.   Eşcinselliğin, özgürlükler, haklar temelinde değerlendirilmesi gerektiğini deklare ederek, küresel finansörleri ile (ka’run) de reklamını yaparak normalleştirmeye çalıştı. Büyük oranda da başarılı oldu.  Yaratılış kodları bağlamında kadın formunda olup erkeksi duyguları, duyuları, tutumları, güdüleri, dürtüleri, eğilimleri baskın olanlar ile tam tersi olanların varlığından elbette söz edilebilir. Bu durumun oranı ve bu formda doğmuş olanların akıbeti, yaşam tarzları ile ilgili hususlar işin ehlince değerlendirilmelidir. Fakat bütün özellikleri ile, yaratılış formuyla mutlak anlamda erkek veya kadın olanların sırf şehvet, haz, farklı tatminler adına hemcinslerine ilgi duymaları, bu ilginin yaygınlaşması ve normalleştirilmesi için çeşitli araçların kullanılması, toplumların ifsadına neden olacaktır. Özellikle Avrupa’da hızla yaygınlaşan, yasal zemine ulaşan eşcinsel, lgbt vb. Yapıların orta vadede insanlığı büyük bir helaka sürüklediği gerçeğini, linç ihtimallerine rağmen ifade etmek gerekir.

Fıtratın korunması için mücadele vermek sadece islamlığın değil, aynı zamanda insanlığın da meselesidir. İslamın evrensel çağrısı, insanı, insan kılabilmek, fert ve toplum hayatının keyfiyetini yükseltmek, refahı, anlamı, adaleti sağlamak adına objektif ilkeler va’z etmeyi esas alır.  Makasıd’u şeria nihayet, emanet, imaret kavramlarının işlevsel olmasına matuftur. 

Buna karşın islam toplumları, çoğu zaman hedefi ıskalayıp, islam mesajını ibadetlerden ibaret bir darlık içinde fehm etmeyi, ve mesajı geleneksel kısırlık içerisinde tezyin edip sunmayı görev bildi.  Siyaset, iktisat, ictimaiyyat vd. alanların boş bırakılması, tevhidi çağrının, dünyayı adalet üzere tanzim edecek kudretini de geriletmiştir. 

Özü itibariyle, tahrif edilmiş ilahi mesajları aslına rucü ettirmek;  insanlığa, hayata dair bütün ünitelerde kıble tayin ederek, yaşamı fıtrat üzere tanzim etmenin kurallarını beyan etme iddiasıyla tarih sahnesine ilahi bir lütuf olarak inzal edilmiş islam, kiliseye hapsedilmiş hıristiyanlığa, öykünerek, ibadetleri tapınma derecesinde işleyip siyasalı, aktüeli, ticareti, uluslararası dengeleri beşeri ideolojilere bırakarak, bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak islamı seçtim.(maide 3) evrensel ilkesini (haşa) boşa çıkarmıştır. 

İblis, dosdoğru yol üzerine oturdu. Çoğunluk da ona ittiba etti.

Yeni dönem ataerkilliğin muğlak hale getirilip araformu öne çıkarmaya çalışırken bir yandan da çocuk erkil modeli kullanışlı bir argüman olarak insanlığa sunmaktadır. Son sosyolojik makalelerde ifade edilen altı çizilen husus, bu dönemde çocukların aşırı abartılması, önemsenmesi hatta bütün hayatın çocuklara göre tanzim edilmesinin uzun vadeli sorunlarına dikkat çekilmektedir. Artık aileler hayatlarına dair bütün meseleleri çocuklarının düzenlerine ‘mutluluklarına’ göre ayarlamak zorunda kalmıştır. Çocukların okul ve ders durumlarına bağlı olarak misafir ve akraba ziyaretleri iptal edilmekte, sıla-i rahim çocukların istikballerine kurban verilmektedir.  Evrensel İlahi ihtar bize şunu belletir, i’lem: bil ki hayat ne için, kim için yaşanıyor ve düzenleniyorsa ilah odur.  Çocukları sevip korumak onlara merhamet etmek ile onları aşırı yüceltme arasındaki hassas dengeye dikkat edilmeli.  Zira evlatların fitne olma durumlarına karşı yine Kelam’ı ilahi bizi inzar eder…

Hülasa erkin, sapkın eğilimlere ve çocuklara geçtiği veya geçmek üzere olduğu, modern zamanlarda, insanlığı bekleyen büyük felaketlere karşı hazırlıklı olunmalı. Ya da ibret nazarıyla felaketler, ailenin çözülmesi, ahlakın dejenerasyonu, toplumsal statülerin, rollerin doğaya aykırı biçimde dağıtılması gibi hususlar yeniden gözden geçirilerek önlem alınır. Değilse bu uzun soluklu değişimin bedeli kuşaklar boyunca ödenir.

Bize düşen, iblis’i oturduğu dosdoğru yoldan kaldırmak ve insanların o yolda olmalarını sağlamaktır. Çaba bizden Tevfik Allah’tandır.

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır