Yapay zekâ, insanın kendinde olan güç ve kapasiteyi teknoloji üzerinde yeni bir formda gerçekleştirmesidir. Dünyayı kaba kuvvetle yönetemeyeceğini anlayan kapitalist devletler, yapay zekâ savaşlarına girerek insanoğlunun birbiriyle mücadelesini farklı boyuta taşıdılar. Yapay zekâ, yeni bir sanal dünyanın yaratılıp tanzim edilmesidir.
Yapay zekâda yapayın değeri gerçeğindekinden az değildir; çünkü yapay ve gerçek arasındaki farkı ya da değeri ortaya koyacak hiçbir merci yoktur. Bu duruma ilk dikkat çeken yazarlardan biri, belki birincisi Franz Kafka’dır. Kafka’nın “kafkaesk” kavramı ile yapay zekâ arasında şöyle bir bağlantı kurabiliriz: “Gerçeklik yoktur”. Dava isimli eserinde, Josef K., niçin sorgulandığını, neyin peşinde olduğunu bilmemektir. Bu o kadar önemli değildir. Aynı şekilde Şato’da kadastro memuru Bay K., hayali düşmanlarla savaşmaktadır, aynen Don Kişot gibi.
Kafka çok erken ölen ama eseriyle dünya edebiyat tarihinde yer edinmiş isimlerdendir; o biraz daha uzun yaşasaydı Zamyatin’in Biz’indeki gibi sadece rakamlarla (kodlarla) ifade edilen kahramanlar yaratacaktı belki de; çünkü Kafka’nın kafkaesk kalemini bıraktığı yerde Zamyatin onu almıştır ve Biz’i 1920’lerde yazıp yayınlamıştır. Buradan kafkaesk kavramı ile distopyalar ve yapay zekâ arasında bağlantı kurabiliriz. Kafka, modern çağın distopik tehlikesine ilk dikkat çeken yazarların başında gelir.
Yapay zekânın kaynağı kafkaesktir. Kafkaesk yaklaşım, distopyaların şekle şemale bürünmüş halidir. Yapay zekâ üretim merkezlerinin tek bir Dava’sı vardır: Ne olursa olsun ne pahasına olursa olsun güç elde etmek, gücü ele geçirmek. Yapay zekâ üretim merkezleri için “etik”in ya da meşruluğun hiçbir değeri yoktur. Dil ve üslup sorunu da yoktur. Her şey distopik korkuların şemsiyesi altında olur, gelişir, şekillenir, sonuçlanır.
20. yüzyılın başlarında Kafka, insanı hamam böcekliğinden kurtarmaya çalıştı (Gregor Samsa örneği); olmadı. Amerika romanı ile sınıf ilişkisine dikkat çekmeye çalıştı (Karl Rossmann örneği); olmadı. Dava ve Şato’da bürokratik ağın tehlikelerine dikkat çekmeye çalıştı (Jozef K., Bay K. örneği); olmadı. Kafka’nın korktuğu başına gelmişti: Akıl başka aracılara teslim edilmişti.
Kafka’da araçlar/aracılar çok önemlidir. Belki de Kafka’nın üzerinde en çok durduğu konulardan biridir araçlar/aracılar. (Günümüzde bu araçlara/aracılara yapay zekâ üretim merkezleri diyebiliriz). Kafka’nın Avrupası kilisenin antitezini yaşamıştır. Avrupa bir türlü kilisenin teziyle antitezini birleştirip yeni bir senteze ulaşamadı. Kafka bir senteze ulaşmaya çalıştı, buna ömrü yetmedi. Bu yüzden Avrupa’nın Kafkaesk dönemden distopik döneme, distopik dönemden yapay zekâya geçmesi hızlı ve sancılı olmuştur.
Kafkaesk ne demektir? Özellikle iki kahramanın (Josef K. ve Bay K.) arayışları, içine düştükleri acizlik tam olarak Kafkaesk kavramını ifade eder. İnsan amaçsız biçimde bir Dava’nın peşine düşmüştür, bir Şato’yu kovalamaktadır. İnsan Dava’sına ve Şato’suna yaklaştıkça onlardan uzaklaşmaktır. Garip bir paradoks. Bilir neyle suçlandığını Josef K. ama kendini kime karşı ve nasıl savunacağını bilemez. Görür Şato’yu Bay K. ama bir türlü ona ulaşamaz. Gerçeklikten tam bir koğuş vardır ve bizi gerçeklik ile buluşturacak hiçbir şey yoktur. Rasyonalite Kafkaesk gerçekliğin kör zemini olup çıkmıştı.
20. yüzyılın ortaları distopyanın zirveye çıktığı dönem olmuştur. G. Orwell’in 1949’da yayımlanan 1984 romanı distopyanın en büyük yapıtı olmuştur. Çeyrek asırda gerçeklik tersyüz edilmiştir, insan yönünü ve yüzünü hepten yitirmiştir. Zira çeyrek asrında başında ve sonunda iki büyük dünya savaşında milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Neden? Sorunun cevabı insanların neden yapay zekâya geçtiğini de gösteriyor.
İki dünya savaşında milyonlarca insanın ölümüne sebep olanlar ile yapay zekâ üretim merkezlerini yaratanlar aynı kişilerdir. İnsanın karanlık yüzü: Bozgunculuk yapan ve kan döken insan (Bakara; 30). Yüce güçle bağlarını koparan insanın kendini distopik bir dünyada bulması, yapay zekân üretim merkezlerinin gönüllü kurbanı olması kaçınılmazdır. Belki de Kafka’nın en büyük eksiği ya da hatası buydu: Yüce güçle bağların, bağlantıların nasıl kurulacağını göstermemesi, gösterememesi. Belki kendisi de bilmiyordur; çünkü o hiçbir yere ait değildi, yeri yurdu hiç olmamıştı.
Yapay zekâ savaşları devam edecek. Biz daha yolun başındayız. Batı’nın (Avrupa, ABD), Avrasya’nın (Rusya) ve Asya’nın (Çin, Japonya, Hindistan) yapay zekâ savaşlarında ne yapacaklarını kestirmek mümkün değil. Bir gerçek var: Kafka’nın şapkasının altında kuluçkaya yatan robotlar, distopik hezeyanlarımız sayesinde yaşam alanı buldular. Kafka’nın şapkasının bir duruşu, bir asaleti, bir estetiği, bir amacı vardı. Ama robotlarda böyle bir şey aramak mümkün değildir. Robotlar tek bir amaca göre planlanmışlardır: gücü ele geçirecek dünyaya hükmetmek. Başa dönüyoruz, insanın ilk yaratılış anına. Yani bozgunculuk ve kan dökücülüğe.
Son bir değinme ile yazımızı hitama erdirelim. Bozgunculuk içinde devletler arası istihbarat ağları, dezenformasyon, simülasyon, manipülasyon, algı yaratma ve yönetme merkezleri vs. var.
Misafir