30 Haziran 2025


GELİŞİM İÇİN DEĞİŞİM



Muhammet Mehdi ERDOĞMUŞ

A- A+

Değişiyor Dünya sen yerinde kalsan kime ne,

Sen durdukça gerilersin bunu bir kavrayabilsen keşke!

---

Dünyamız devamlı olarak hızlı bir değişim içindedir. Bu değişime insanoğlunun da uyum sağlaması, yaratılışın gereğini yerine getirmek için de sürekli gelişerek değişimle birlikte ilerlemesi gerekmektedir.

Çağımızda baş döndürücü bir hızla ilerleyen teknolojik ve bilimsel gelişmeler bunun sonucudur.

Toplumsal gelişim de doğal olarak bu sürecin içinde olmak, süreci doğru bilmek ve anlamakla mümkündür. Sürecin dışında kalan, uyum sağlamayan veya gelişmeleri ıskalayan ülke ve toplumlar gerici ve üçüncü sınıf olarak tanımlanmaktan kurtulamazlar.

Medeni toplumlar ve gelişmiş ülkeler arasında sayılmadığımıza göre değişimi anlayacak ve gerçekleştirecek bir zihniyete ve fikre sahip değiliz.

İdeolojik kamplara bölünmüş, meselelere asla değişmeyen ideolojik veya inanç noktasından bakan, yaşadığı ideolojik mahalleden başka her mahalleyi öteki gören bir toplumsal anlayışın değişimi anlaması mümkün mü?

Her kesimin kendi ideolojisini “tek hakikat” bildiği toplumlarda değişim gerçeğinden nasıl söz edebiliriz ki?

Ne yazık ki bizim gibi toplumlarda değişim, fikri olarak değil biçimsel olarak gerçekleşmektedir. Gelişmiş toplumları biçimsel olarak taklit ederek değiştiğini sananlar, daha çok geriye düştüklerini anlayamazlar.

Bunun en açık örneği Türkiye’dir. En son teknoloji ile inşa edilen yollar, köprüler, hastaneler göz kamaştırıcı güzellikte iken siyasi, fikri, bilimsel, eğitim, sanat gibi değişim dinamiklerinden neredeyse tamamıyla yoksundur.

Biçimsel değişim yaşanırken değişimin kendisi tıkanmış hatta gerilemiştir. Hak ve hukuk ihlallerinde, dünya üniversiteleri arasındaki sıralamada, fikir ve siyaset özgürlüğünde, üretim ve ekonomide, sanat ve spor gibi alanlarda çağın dışında kaldığı çok açıktır.

Değişimden kopmuş bir ülke olarak yola devam etmek mümkün değildir. Değişim önünde en büyük engel ideolojik ve siyasi bağnazlıktır. Öngörüsüz siyasetçilerin yönetiminde değişmek, gelişmek mümkün değildir.

Değişime direnen toplumlar ve ülkeler yok olmaya mahkumdur.

Tutsağı olduğumuz ideolojiler, zamanın ruhundan kopmuş liderler, bin yıl geriden gelen dini rehberler, gelişmeye imkân vermeyen eğitim sistemiyle, çoğulculuğa imkan tanımayan tekçi, ırkçı kurumlar ve otoriter siyaset anlayışıyla değişimi ve gelişimi sağlamak mümkün değildir.

Bu durumda değişim için nereden başlamak gerektiği ilk akla gelen sorular arasındadır.

Nelson Mandela, ’’Yapılana kadar her şey imkansız görünür’’ der. O yüzden ilk adım, değişimi ve değişmeyi istemektir.

Steve Chandler’in ”’Eğer zihnimi değiştirirsem, etrafımdaki dünyayı ve sorunlarını algılayışımı da değiştiririm’’ dediği gibi zihinsel değişim gerçekleşmeden atılan adımların bir yararı olmaz.

Veya Bernard Shaw’ın dediği gibi "Fikrini değiştirmeyenler, hiçbir şeyi değiştiremez. Önyargılarından kurtulamayanlar, hiçbir insanı anlayamaz. Değişim olmaksızın ilerleme olmaz. Dolayısıyla fikirlerini değiştiremeyenler, hiçbir şeyi değiştiremezler.’’

Buna göre öncelikle değişimin olmazsa olmaz bir süreç olduğu ve bu sürecin farkında olmanın önemli bir adımı oluşturduğunu söyleyebiliriz. Değişimin kaçınılmaz bir süreç olduğuna inanmak ve buna göre zihinsel ve fikir olarak devamlı bir gelişme içinde olmamız gerektiğini bilmek gerekir.

--

Kendi mahallesinde kendini kral görenler,

Başka mahalleleri yok saymayı başarı gösterirler!

 

Yorumlar (0)



Bu makaleye ait yorum bulunmamaktadır